
Birine aşık olduğunu anlamak için ille de acı çekmek mi gerekir? Huzurlu bir ilişki tutkunun bittiğini mi gösterir?
Birini çok sevmek yeterli midir aşk için?
En unutmadıklarımız hep yarım kalanlar değil midir? Yarım kalanlar hiçbir zaman unutulmazlar mı? Yaşanması gerekenler tamamlandığında yine bitecekse, aşk yarım kalmak mıdır aslında?
Unutmak nedir? Alışmak mıdır yokluğuna? Yoksa yerini doldurabilecek birini bulabilecek kadar şanslı olmak mıdır unutmak? Peki ya bir kokunun sana onu hatırlatması unutamadığın anlamına mı gelir?
Yapmak istediklerini mi yapmalısın? Yapman gerekenleri mi? Yapman gerekenleri söyleyenler daha önce senin yaşadıklarını yaşamış mıdır? Mantıklarıyla sana doğruyu işaret edenler aşık olmuşlar mıdır hiç? Kim bilebilir ki; seni üzse de yaşadıkların, belki de kendi seçimlerinin yaşanmamasının daha mantıksız olduğunu?
Aşık olduğunu nerden bilir insan? Ben aşık oldum dediğinde, sana “hayır olmadın” diyen birine anlatmak ister misin hissettiklerinin adını? Önemli mi ki adının ne olduğu? Nasıl ortaya çıktığı? Belki kaçanı kovalarken hırsından oldu, belki de ona dokunduğunda kalbinin azına koşmasından… Neyi değiştirir nasıl olduğu? Önemli olan duyguların kabarmış olması değil midir? Kabartma tozu pastayı nasıl kabartır? Krema nasıl böyle güzel kokar? Peki babam bu kadar güzel pasta yapmayı nerden öğrendi?